Pojiteli,Bosna Hersek

Bosna Hersek topraklarına girdiğiniz andan itibaren etrafta gördüğünüz minarelerden mi yoksa mimarilerinden mi bilemeyiz, sanki yıllardır buralarda yaşıyormuşuz gibi bir rahatlık geliyor. Hiç bir yabancılık çekmiyoruz. Yüzyıllar boyu aynı kültürü paylaşmanın güzel yanı olsa gerek. Mostardan yaklaşık 35dk uzaklıkta.. Osmanlı İmparatorluğu zamanında Hersek Eyaletine bağlı olan Poçiteli’nin hemen önünde Neretva nehri kıvrılarak akıyor.

Türk tehdidi yüzünden Hırvat-Macar Kralı şehrin kale haline getirilmesini sağlıyor. Dubrovniklilerin yardımıyla şehir kale halini alıyor (1465). Fakat bir süre sonra Osmanlı İmparatorluğu çok önemli bir stratejik noktaya hakim Poçiteli’ni de topraklarına katıyor. Kale yapısı Türklerin zamanında daha da genişletiliyor, Camisiyle, medresesiyle, hamamıyla, saat kulesiyle bugünkü görünümünü alıyor. Bu topraklarda 415 yıl süren egemenliğimizin en güzel görüntüsünü Cami içerisine girdiğinizde içeride asılı Türk Bayrakları veriyor.

Aracımızı yol kenarına bırakıyoruz. Köyü gezmeye aşağıdan yukarı doğru gezmeye başlayabilirdik fakat köyün yukarınsına arabayla gidilebildiğimiz için araçla yukarı kadar cıktık. yol cok dar ve çok yokuşlu karşıdan gelen bir arabayla karşılaşma ihtimali yüksek kendinize güvenmiyorsanız aracı aşağıda bırakıp yürüyerek gezebilrsiniz. Biz arac ile yukarı cktıktan sonra başladık gezmeye aşağıya doğru.

.Tepedeki kalenin girişinde UNESCO’nun Kültür Mirası Listesine girdiğini belirten  bir tabela ile karşılaşıyoruz. Tabela önünde dinlenirken hemen karşımızdaki Neretva nehrinin güzelliği bizi büyülüyor, manzara tepeden çok başka güzel.

Kalenin iç kısımları biraz yıkık olsada mimarisi, tarihi dokusu çok güzel. Kalenin bir de kulesi var. Taşları artık kayganlaşmış olan kuleye çıkmak biraz güvensiz görünsede çıkabilirsiniz..

Kulenin içerisi tüm canlılığını koruyor. Gözetleme amacı ile yapılmış olan kuleden her yeri görebilmek mümkün, tam bir manzara ziyafeti çekiyoruz. En tepedeki kata çıktığımızda bizi Türkiyeden ziyarete gelmiş insanlarımız karşılıyor. Tarihi eserlere isimlerini yazmaya bayılan insanımız, burdada eksikliğini hissettirmediler… Buradan çıkıp köyün sokaklarında bir süre dolaşıyoruz. Sokaklar tertemiz, havanın sıcaklığından olsa gerek kimsecikler yok.taş yolların kenarları nar ağaçlarıyla dolup taşıyor. Bu sokaklarda dolaşırken çeşmeye denk gelirseniz buz gibi su ile mutlaka serinlemenizi tavsitye ederim. Hacı Ali Camisi çok farklı bir mimariye sahip değil ancak birkaç yüzyıl yaşında olduğunu düşününce hayranlık duymamak elde değil.

1992-1994 yılları arasında buradaki tüm Osmanlı izleri (Camii, Medrese, Hamam..v.b.) yoğun bombardıma tutuluyor. Ağır hasar veriliyor, ancak UNECSO onarımını ve tadilatlarını savaş sonrasında yapıyor.

Bu köyde hoşuma giden şey . Bölgede bol bulunan dayanıklı sert taşlarla inşaa edilmiş Poçitel. . Dar taş sokakları, hamamı, medresesi, kervansarayı, evleri, camisi ve namaz saatini gösteren saat kulesi ile ve tüm evlerin çatısı dahil taşlardan yapıldığı için doğanın bir parçası gibi görünüyor.

Bölgeye ait Önemli Bilgiler…

Giriş ÜcretiÜcretsiz
Otopark ÜcretiÜcretsiz
Yürüme MesafesiArabayla Yanına kadar gidilebiliyor. Köyün içinde gezmek yorucu olabilir. Yokuşlu sokaklar Mevcut

konuma hemen buradan ulaşabilirsiniz.


Balagay Alperenler Tekkesi

Blagay, Mostar’ın içinden de geçen ve Bosna-Hersek’in en büyük nehirlerinden biri olan ‘’Neretva’’nın önemli kollarından biri olan ‘’Buna Nehri’’nin doğduğu yer. Küçük bir yerleşim birimi olan Blagay’ı önemli kılan ise hemen su kaynağının bulunduğu mağaranın yanıbaşında bulunan ‘’Blagay Tekkesi’’.

Bölge 1465’de Osmanlıların eline geçtikten sonra muhteşem bir doğaya sahip bu bölgede kurulan bu tekke Bosna’nın yerel halkı olan Boşnakların hızla müslümanlığı seçmesinde çok önemli bir rol oynadı.

Bugünlerde Nakşibendi tekkesi olan Blagay, bir bektaşi tekkesi olarak kuruldu. Osmanlılar özellikle Balkanlara (Yeniçeriler de bektaşi dergahına bağlıydı) yolladıkları bektaşi dervişleri ve babaları sayesinde çok kısa sürede yüzbinlerce kişinin müslümanlaşmasını sağladı. Bektaşi dervişlerinin hoşgörülü ve özellikle hakkaniyetli tavırları, tarih boyunca hep karmaşa ve savaş içinde yaşamış, bölge halkının müslümanlığa büyük sempati duymasını sağladı. Osmanlı da bu yeni müslüman olan halka hemen kucak açtı ve kendi öz halkı olarak kabul etti. Hatta çok rahat denebilir ki Osmanlılar en fazla yatırımı da bu bölgeye ve halkına yaptı. Hala bir çok Boşnağın ‘’Biz Osmanlıyız!’’ demesinin sebebi de bu karşılıklı büyük sevgiydi.

Bu sevginin simgesi de Blagay Tekkesi’ydi. Oldukça mütevazı bir tekke olan Blagay, etrafına daha sonra yapılan binalarla artık oldukça görkemli. Yapılan binalar bölgenin ve tekkenin mimari dokusuna uygun ve bence oldukça başarılı.

Blagay Tekkesi’nin bir de çok önemli kahramanı var: Sarı Saltuk…

Sarı Saltuk, Fatih Sultan Mehmet’in oğlu Cem Sultan’ın himayesinde derlenen ‘’Saltukname’’ adıyla da bilinen halk efsanesinin kahramanı. Anadolunun ve Rumelinin fethi sırasında önemli rol oynayan efsaneleştirilmiş bir bektaşi babası.

Sarı Saltuk, Dede Korkut, Nasreddin Hoca gibi çok geniş bir coğrafyanın destan kahramanı. Bu yüzden birçok yerde türbesine rastlamak mümkün. En ünlüleri ise İznik ve Blagay’da ki türbeler. Güçlü, korkusuz ama bir o kadar da bağışlayıcı ve hakkaniyetli bir kahraman olan Sarı Saltuk, bu özellikleriyle birçok coğrafyada halkın sevgilisi olmuş. Hatta sadece müslümanlar için değil hıristyanlar için de önemli bir kahraman. Bu yüzden Blagay Tekkesi’ni her dinden yüzbinlerce kişi ziyaret etmekte.

12 türbesi olduğu söylenen Sarı Saltuk’un bu kadar çok türbesinin olmasının sebebinin, İslamiyet’in yayılmasını sağlamak amacıyla türbelerinin birden fazla yerde olmasını kendisi istemesi olduğu rivayet ediliyor.

Blagay Tekke’sinin girişinde bulunan balık restaurantları, ‘’Buna’’ nın kaynağında avlanan lezzetli balıklarıyla ünlü… Tekkeye geldiğinizde bu güzel restaurantalarda hem güzel bir yemek yiyebilirsiniz hem de bu doğa harikasını ve Blagay Tekkesi’nin o güzel mimarisini doya doya izleyebilirsiniz. Ayrıca Türk kahvesi ve çayı da mevcut.

Blagay Tekkesi ve Poçitel Köyü Rumeli’nin nasıl kısa bir sürede Osmanlılaştığının belki de en iyi anlatan iki örneği… Biri Osmanlının hoşgörülü din anlayışının örneği diğeri ise askeri gücünün göstergesi… 500 yıl Osmanlı hakimiyetinde bulunan Bosna ve Hersek, barındırdığı tarihi eserleri ve muhteşem doğasıyla daha fazla ilgiyi hak ediyor…

Giriş Ücreti10 km/kişi başı
Otopark Ücreti2 km
Yürüme MesafesiYok
Bosna Kahvesi (Tavsiye)2km

Buyrun konumu….

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s